tam (anlamıyla)

"tam (anlamıyla)" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	tam (anlamıyla)	typical s.
The idea is typical of him. Tam ondan beklenecek bir fikir. More Sentences

"tam (anlamıyla)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 109 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	tam anlamıyla	unmitigated s.
The CFP has been an unmitigated environmental disaster. OBP, tam anlamıyla bir çevre felaketi olmuştur. More Sentences
2	Genel	tam anlamıyla	just zf.
Everything's just like before. Her şey tam anlamıyla önceki gibi. More Sentences
3	Genel	tam anlamıyla	properly zf.
Besides, most of these countries are not true and fully functioning democracies with properly elected parliaments. Ayrıca, bu ülkelerin çoğu doğru seçilmiş parlamentolara sahip, gerçek ve tam anlamıyla işleyen demokrasiler değildir. More Sentences
4	Genel	tam anlamıyla	strictly zf.
Only then, strictly speaking, can a careful, informed assessment of its content be carried out. Ancak o zaman, tam anlamıyla, içeriğine ilişkin dikkatli ve bilinçli bir değerlendirme yapılabilir. More Sentences
5	Genel	tam anlamıyla	completely zf.
The problem is that the Stability Pact is not completely binding upon all the Member States. Sorun, İstikrar Paktı'nın tüm Üye Devletler üzerinde tam anlamıyla bağlayıcı olmamasıdır. More Sentences
6	Genel	tam anlamıyla	exactly zf.
That is, of course, not exactly a quick response within the meaning of Article 146. Elbette bu, 146. Madde çerçevesinde tam anlamıyla hızlı bir yanıt değildir. More Sentences
7	Genel	tam anlamıyla	entirely zf.
We cannot be entirely satisfied, but then that may have been inevitable. Tam anlamıyla tatmin olmuş sayılmayız, ancak bu kaçınılmaz olabilir. More Sentences
8	Genel	kelimenin tam anlamıyla	literally zf.
I was literally jumping up and down with excitement. Heyecandan kelimenin tam anlamıyla hop oturup hop kalkıyorum. More Sentences
9	Genel	kelimenin tam anlamıyla	technically zf.
He played the violin technically flawlessly. Kemanı kelimenin tam anlamıyla kusursuz çalıyordu. More Sentences
10	Genel	tam anlamıyla	simply zf.
For them, Israel quite simply is a lifeline. Onlar için İsrail tam anlamıyla bir can simidi. More Sentences
Phrases
11	İfadeler	tam anlamıyla	in full measure expr.
May grace and peace be yours in full measure! Lütuf ve esenlik tam anlamıyla sizlerin olsun! More Sentences
General
12	Genel	eski düzeni tam anlamıyla yıkmadan, buna ek olarak yapıcı yenilikler getirmek isteyen	reformist i.
13	Genel	-in tamamen/büsbütün/tam anlamıyla sıkıcılığı	the sheer boredom of i.
14	Genel	tam anlamıyla uymak	fit well with f.
15	Genel	tam anlamıyla ifade etmek	not to put too fine a point on it f.
16	Genel	birbirine tam anlamıyla uymak (renk vb)	match well together f.
17	Genel	tam anlamıyla örtüşmek	well-suit f.
18	Genel	tam anlamıyla memnun etmek	give full satisfaction f.
19	Genel	bir dile tam anlamıyla hakim olmak	have a full command of a language f.
20	Genel	tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak	have all the makings of a first-class scandal f.
21	Genel	kendini tam anlamıyla vermek	absorb f.
22	Genel	tam anlamıyla/tam bir	royal s.
23	Genel	tam anlamıyla etkilenmiş	wonderstruck s.
24	Genel	tam anlamıyla	doggone s.
25	Genel	tam anlamıyla	fairly zf.
26	Genel	tam anlamıyla	up to the hilt zf.
27	Genel	kelimenin tam anlamıyla	au pied de la lettre [french] zf.
28	Genel	tam anlamıyla	au pied de la lettre zf.
29	Genel	tam anlamıyla	in the literal sense zf.
30	Genel	tam anlamıyla	precisely zf.
31	Genel	tam anlamıyla bilincinde olarak	taking full account of ed.
Phrases
32	İfadeler	kelimenin tam anlamıyla	in the proper meaning of the word expr.
33	İfadeler	kelimenin tam anlamıyla	in the full sense of the word expr.
34	İfadeler	kelimenin tam anlamıyla	in the strictest sense of the word expr.
35	İfadeler	kelimenin tam anlamıyla	for want of a better word expr.
36	İfadeler	kelimenin tam anlamıyla	for lack of a better word expr.
37	İfadeler	tam anlamıyla	in its fullest sense expr.
38	İfadeler	tam anlamıyla	to the backbone expr.
Colloquial
39	Konuşma Dili	giyimi ve tavrıyla tam anlamıyla kız gibi görünen kız	girly girl i.
40	Konuşma Dili	tam anlamıyla anlamak	get into one's head f.
41	Konuşma Dili	(bir rolle, tavırla, unvanla) tam anlamıyla örtüşmek	wear well f.
42	Konuşma Dili	tam anlamıyla	big fat s.
43	Konuşma Dili	tam anlamıyla zırva	no-brow s.
44	Konuşma Dili	tam anlamıyla kalitesiz	strictly from hunger expr.
45	Konuşma Dili	tam anlamıyla	but good expr.
46	Konuşma Dili	tamamen/tam anlamıyla	nothing short of expr.
47	Konuşma Dili	tam anlamıyla kararı verilmiş	cut and dried expr.
48	Konuşma Dili	tam anlamıyla	slap-dab expr.
49	Konuşma Dili	tam anlamıyla	for fair expr.
50	Konuşma Dili	tamamen/tam anlamıyla bir şey	little/nothing short of something expr.
Idioms
51	Deyim	tam anlamıyla ayrılma	a clean break i.
52	Deyim	tam anlamıyla gerçekleşmemiş evlilik	mariage blanc i.
53	Deyim	tam anlamıyla ayrılma	clean break i.
54	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	get a good grasp of something f.
55	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	have a solid grasp of something f.
56	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	have a good grasp of something f.
57	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	have a sound grasp of something f.
58	Deyim	bir şeyi (eskiyinceye/bozuluncaya kadar) tam anlamıyla kullanmak	get a lot of mileage out of something f.
59	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	get a solid grasp of something f.
60	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	get a sound grasp of something f.
61	Deyim	tam anlamıyla başarılı olmak	hit the bull's eye f.
62	Deyim	tam anlamıyla anlamak	make out f.
63	Deyim	tam anlamıyla bitmek	be dead and buried f.
64	Deyim	tam anlamıyla bitmek	come to a full stop f.
65	Deyim	tam anlamıyla tercüme edilememek	get lost in translation f.
66	Deyim	tam anlamıyla ölü olmak	be (as) dead as a doornail f.
67	Deyim	tam anlamıyla eşit/denk olmak	be even steven f.
68	Deyim	tam anlamıyla eşit/denk olmak	be even stevens f.
69	Deyim	tamamen/tam anlamıyla (bir şey) olmak	be nothing short of (something) f.
70	Deyim	(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak	get a good grasp of (something) f.
71	Deyim	(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak	get a solid grasp of (something) f.
72	Deyim	(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak	get a sound grasp of (something) f.
73	Deyim	(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak	get a good grasp on (something) f.
74	Deyim	(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak	get a solid grasp on (something) f.
75	Deyim	(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak	get a sound grasp on (something) f.
76	Deyim	'-i (eskiyinceye/bozuluncaya kadar) tam anlamıyla kullanmak	get a lot of mileage out of f.
77	Deyim	birini tam anlamıyla anlamak	get into someone's head f.
78	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	have a (solid) grasp of something f.
79	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	have a (sound) grasp of something f.
80	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	have a (good) grasp of something f.
81	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	get a (solid) grasp of something f.
82	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	get a (sound) grasp of something f.
83	Deyim	bir konuya tam anlamıyla hakim olmak	get a (good) grasp of something f.
84	Deyim	tam anlamıyla tercüme edilememiş	lost in translation s.
85	Deyim	tam anlamıyla	to (one's) bones zf.
86	Deyim	tam anlamıyla	to your bones zf.
87	Deyim	tam anlamıyla	to the bone zf.
88	Deyim	tam anlamıyla	to (one's) bootstraps [australian] zf.
89	Deyim	tam anlamıyla	to your bootstraps [australian] zf.
90	Deyim	tam anlamıyla	(straight) from central casting expr.
91	Deyim	tam anlamıyla	(straight) out of central casting expr.
92	Deyim	kelimenin tam anlamıyla ödül olarak kek kazanma	taking the cake expr.
93	Deyim	tam anlamıyla	in the strict sense expr.
94	Deyim	tam anlamıyla ölü	as dead as a doornail expr.
95	Deyim	tam anlamıyla	first and last expr.
96	Deyim	tam anlamıyla	with all one's heart and soul expr.
97	Deyim	tam anlamıyla	in the strictest sense expr.
98	Deyim	tam anlamıyla ölü	(as) dead as a herring expr.
99	Deyim	tam anlamıyla kalitesiz	from hunger expr.
100	Deyim	tam anlamıyla	with a capital (some letter) expr.
Trade/Economic
101	Ticaret/Ekonomi	tam anlamıyla bir kriz	full blown-crisis i.
Aeronautic
102	Havacılık	uçağın pistten tam anlamıyla kalkmış olması	clear of the runway i.
Psychology
103	Psikoloji	tam anlamıyla anlaşılamayan konuşma	glossolalia i.
104	Psikoloji	tam anlamıyla anlaşılamayan konuşma	speaking in tongues i.
Social Sciences
105	Sosyal Bilimler	tam anlamıyla gerçekleşmemiş evlilik	white marriage i.
Latin
106	Latince	tam anlamıyla	sensu stricto (in the strict sense) expr.
Archaic
107	Eski Kullanım	tam anlamıyla	all zf.
Slang
108	Argo	tam anlamıyla başarısızlığa uğramak	go blooey f.
109	Argo	tam anlamıyla eşcinsel/trans olan	(as) queer as a nine-bob note [uk] expr.